Öncelikle sizi tanımak isteriz. Zeynep Keleşoğlu kimdir?
BU BENİM HİKAYEM
Ben Zeynep Keleşoğlu, İstanbul’a geldiğimde dokuz yaşındaydım. Henüz dördüncü sınıfa gidiyordum. Küçücük bir çocuktum ama büyük hayallerim vardı. Okumak istiyordum, büyüyünce çalışmak, kendi ayaklarımın üzerinde durmak, kendi işimin sahibi olmak ama olmadı. Hayallerim daha yolun başında darmadağın oldu.
Yanımda kimse yoktu. Ailemden destek görmedim ama içimde hâlâ çocukluğumdaki o inanç vardı: Ne kadar zor olsa da bir gün kendi hayatımı kuracaktım. 28 yaşımda ilk iş yerimi açtım. Bağcılar Güngören Sanayi Sitesi’nde Keleşoğlu Otomotiv adını verdiğim dükkânımla başladım bu yola. Erkek egemen bir sektörde, kadın olarak var olmaya çalıştım. Tek dükkânla başladım, kısa süre içinde ikinciyi açtım. Hasarlı araç alım satımı, kaporta boya derken işimi büyüttüm. Bu benim için büyük bir onurdu. Çünkü sıfırdan başlamıştım.
Benim elimde hiçbir şey yoktu. Aksine önümde pek çok engel vardı ama yılmadım, pes etmedim. Sürekli çalıştım, sürekli geliştim. Fırsatları kovaladım, eğitimler aldım. Bankaların sunduğu girişimci destek programlarına katıldım. Sinan Ergin hocamla tanıştım, “Canlı Yaşa” eğitimlerine katıldım. “Doğum sancılıdır ama sonucu mucizedir” sözüyle içsel yolculuğuma başladım. Bu yolculukta üçüncü yılımdayım ve hâlâ öğreniyorum. Bugün hem Türkiye’de markalarımı büyütüyorum hem de İngiltere’de şirketimizi kurduk. Uluslararası arenada adım adım ilerliyoruz. Ben Zeynep Keleşoğlu. Bir kadının isterse neler başarabileceğinin canlı kanıtıyım. Bir anne, bir girişimci, bir hayalperest ve en önemlisi mücadeleyi hiç bırakmamış bir kadınım.
Yeni çalışmalarınız nelerdir?
Anne, girişimci ve vizyoner bir kadın olarak Loverain Fashion ve Muradımız Döner markalarıyla hem tekstil hem gıda sektöründe adımı duyurdum. Şimdi de geleceğe yön verecek teknolojik bir projeyle gündeme geleceğimi söyleyebilirim.
OTOMATİK KASİYER PROJESİ: YENİ NESİL GİRİŞİMCİLİK
Son dönemlerde üzerinde çalıştığım “Otomatik Kasiyer” projesi, geleceğe açılan bir kapı. Bu model, bir işletmede personel ihtiyacını azaltarak işverenin maliyet yükünü hafifletiyor; aynı zamanda devletimize vergi kaybını önleyip kayıt dışı ekonomiyi engelliyor. Patentini aldığım bu sistem hem çalışanı hem işvereni koruyan adil bir denge kuracak. Şu anda yatırımcı arayışındayım; çünkü bu proje sadece ticari bir fırsat değil, aynı zamanda Türkiye’nin dijitalleşen ekonomi vizyonuna hizmet edecek bir adım.
HÜLYA DUYAR “Bİ UMUT" İLE AĞLATTI
Gazeteci-yazar Cihat Dündar’ın hazırlayıp sunduğu “Sektörü Bizdenbil” programı, bu hafta sinema ve dizi dünyasının sevilen isimlerinden Hülya Duyar’ı ağırladı. Samimi ve etkileyici açıklamalarıyla dikkat çeken deneyimli oyuncu, hem yeni projelerini hem de oyunculuk mesleğine dair düşüncelerini izleyicilerle paylaştı.
Cihat Dündar’ın yönelttiği sorular arasında, oyuncunun rol aldığı sevilen yapımlar Yalı Çapkını ve Karagül dizileri de vardı. Duyar, bu yapımlarda geçirdiği süreçleri, set atmosferlerini ve izleyiciden aldığı geri dönüşleri aktarırken, oyunculuk yolculuğunun her projesiyle kendisine yeni bir şey kattığını da vurguladı.
Sohbetin en dikkat çeken anlarından biri ise, Dündar’ın sorduğu “Oyunculuk kutsal bir meslek midir?” sorusuna verilen yanıt oldu. Hülya Duyar, mesleklere dair bakış açısını şu sözlerle dile getirdi:
İNSANI MUTLU EDEBİLDİĞİNİZ HER MESLEK KUTSALDIR
“Bir garsonun elinden sıcak bir çay içtiğimde mutlu olabiliyorsam, bir insan beni ekranda gördüğünde tebessüm edebiliyorsa o iş kutsaldır. İnsanı mutlu edebildiğiniz her iş kutsaldır.”
Bİ UMUT’U BURSA SEYİRCİSİ İLE İZLEDİ
Cihat Dündar’ın konuğu olan Hülya Duyar, Bursa havasını aldıktan ve röportaj çekimi yaptıktan sonra Bi Umut filmini izlemek için sinemaya gidildi. Bi Umut filmini izlemek için sinemaya akın eden Bursa seyircisi filmi başrol oyuncusu ile birlikte izledi. Filmin sonunda ayakta alkışlanan Duyar, hayranlarının fotoğraf çekilme isteğini de geri çevirmedi.