Göksel Can kimdir?
Hayat, bazen insana ummadığı zorlukları, beklenmedik sınavları sunar. Kimi zaman bir çıkmaz sokakta sıkışmış gibi hissedersiniz, kimi zaman ise içinizde yeniden doğuşun kıvılcımını ateşleyen bir umut belirir. Ben Göksel Can, kendi hayat yolculuğumda sayısız iniş çıkış yaşadım. Herkesin bir hikâyesi vardır; benimkisi ise, tam anlamıyla bir yeniden doğuşun hikâyesi...
ÇOCUKLUK VE İLK YILLAR
1979 yılında hayata gözlerimi açtım. Küçüklüğümden itibaren kimseye boyun eğmedim, kendi yolumu kendi adımlarımla çizdim. Yolumun üzerindeki taşlar bana mücadele etmeyi, düşsem de yeniden kalkmayı, her şeyden önce insan kalmayı öğretti. Kendime şu sözü hep tekrar ettim: “Kimseye kötülük etme, düşene tekme atma; insanlık senden yana olsun.”

GÜVENMEK BENİ YANILTTI
İş hayatımda, başkalarının yanında çalıştığımda hep başarıyı yakaladım. Ancak ne zaman kendi işimin başına geçsem, ardı ardına başarısızlıklar yaşadım. En büyük düşmanım; insanlara fazla güvenmekti. Hayat bana öğretti ki, herkes aynı değildir. Ama yine de kalbimde kötülüğe yer vermedim.

Bir akşam televizyon karşısında otururken, izlediğim bir dizide geçen sahne adeta ruhuma dokundu. O sahnede kendimi buldum; silkelenip “Göksel, hayata küsme artık!” diyerek yeniden ayağa kalktım. İlk işim, hayatımın en sağlam direği olan babamın yanına gitmek oldu. Ailem, “Oğlum, izne gidiyoruz. Sen de bizimle gel.” dediğinde, belki de içsel bir yolculuğa çıkacağımdan habersiz kabul ettim.
TÜRKİYE’YE YOLCULUK
Ailemle birlikte Türkiye’ye, Ünye’ye doğru yola çıktık. Yolda “Senin acın, buradaki insanların yaşadıklarının yanında nedir ki?” diye düşündüm, her daim Rabbime sığındım. Ünye’ye vardığımızda, babam beni hastaneye götürdü. Meğerse Almanya’dan benim için mide ameliyatı randevusu almış. Ertesi gün ameliyat oldum.
BİR YIL İÇİNDE FİRMAMI KURDUM
Üç ay sonra, sadece kilolarımdan değil, ruhumdan da ağırlıklar gitmişti. Hayata bakışım değişti, sanki yeniden doğmuştum. Babamın yanında işe başladım ve kısa sürede işi kavradım. 05.01.2022’de öğrendiğim işi, tam bir yıl sonra kendi şirketimi kurarak taçlandırdım: Yangın söndürme firmamı açtım.

Şirketimi kurduğumda ne arabam vardı, ne benzine param, ne de iş için gerekli ekipmanlarım... İlk müşterim, “Malzemen yoksa hallederiz, yarın gel.” dediğinde, elimde kalan sadece umut ve 20 Euro’ydu. Gideceğim yer 90 kilometreydi. Amcamın oğlundan arabayı ödünç aldım, ama içerisinde hiç benzin yoktu.
Bütün kalbimle şunu söyledim: “Allah büyüktür. İşe başlayalım da gerisini düşünürüz.” Yolda ve işte hep bu inançla hareket ettim. İş esnasında, “Dönüşte ne yapacağım?” diye düşünürken babam ansızın karşıma çıktı. O an, sevinç gözyaşlarımı tutamadım. Ona “Baba, bana 500 Euro verebilir misin?” dedim ve hiç düşünmeden verdi. Babamdan aldığım destek, ödünç araba ve o günkü kararlılığım, bugünlere gelmemi sağladı.
HEDEF BELİRLEMEK ÇOK ÖNEMLİ
Bu süreç bana öğretti ki, başarılı olmak için önce güçlü bir irade ve sarsılmaz bir hedef gerekir. Her ne olursa olsun ayakta durmayı bilmek, yıkılmamak gerekir. Türk atasözünde olduğu gibi:
“Düşmez kalkmaz bir Allah.” Ne gelirse gelsin başına, asla pes etmemeli.






