Öncelikle hocamSen Kaybedersinisimli kitabınızın ardından okuyucuyu kültürel kodlar temalı bir kitapla buluşturacağınızı söylemiştiniz. Yeni kitabınızla ilgili son gelişmeleri bizimle paylaşır mısınız? 

Öncelikle herkese merhabalar. İkinci kitabımı tamamlamak üzereyim. Biraz geciktirdiğimin farkındayım ve bunun için tüm okurlarımdan özür diliyorum. Ama şundan eminim “El alem ne der?” Beklediklerine değecek. Kitabı okuyan her okuyucum muhakkak kendisinden bir şeyler bulacak.

I M G 20240420 W A0005Peki hocam yeni kitabınıza ve size başarılar dileyip sorularımıza devam ediyoruz. Bu sorular bize okuyucularımızdan gelen ve en sık tekrar edilen sorular. Yani cevaplamanız birçok okurumuza ve takipçilerimize ışık olacak diyebiliriz. En çok tekrar eden sorularımızın başında mutsuzluk geliyor. Böyle bir hastalık var mıdır? Varsa nasıl bir tedavi yöntemi izlenmelidir? 

Cihat Bey, okuyucunun bu soruyla kastettiği şey aslında depresyondur. Beyindeki dopamin seratonin gibi mutluluk hormonlarının azalması ile kişinin büründüğü depresif halin bir noktadan sonra tüm hayatına yayılmasıdır. Bu ağır bir olumsuz uyaran neticesinde gerçekleşebilir yahut küçük olumsuzlukların kronikleşmesi sonucunda gerçekleşebilir. Böyle bir durumla karşılaşıldığında ilk başta sorunun temeline inmek gerekir. Akabinde ise kısa, orta ve uzun vadeli hedefler belirleyip bunlar üzerine yoğunlaşmak gerekir. Unutmayın, insan beyni çok komplike bir yapıya sahiptir ve meşgul edecek yeni odaklar bulmadıkça kendisi bir süre sonra sorun çıkararak kendi ile meşgul etmeye başlar.

I M G 20240420 W A0002Verdiğiniz cevap için teşekkür edip diğer sorumuza geçeyim. Bu sorumuz evliliği yeni biten bir okuyucumuzdan gelmiş. Bu durumu nasıl atlatabilirim ve çocuklara bunu nasıl anlatmalıyım? 

Öncelikle geçmiş olsun. Her iki tarafa da bundan sonraki yaşamları için mutluluklar diliyorum. Boşanmakta evlenmek gibi normal bir durumdur. Öncelikle hayatın olağan akışına aykırı bir şey olmadığını kişinin kabul etmesi gerekir. Bununla birlikte de kişi hissettiği negatif duyguların bir süre sonra azalacağını bilmeli. İlk zamanlarda hiç geçmeyecek gibi gelir. Bu normaldir fakat zamanla geçecektir.

Duyarsızlaşma denen bir şey var, alışmak denen bir şey var. Okuyucumuz bunu lütfen unutmasın. Yeni bir hayata geçerken yaşayacağı zorluklar onu güçlendirecektir. Yeterki kişi dirensin ve olumsuzluklara karşı mukavemet gösterebilsin. Sonrası kolay gelecektir. Aştığı her durum onun kendisine olan inancını kuvvetlendirecektir. Buna da içsel referans denir ve bundan sonraki yaşamı için çok önemlidir. Gelelim çocuklar kısmına. Buna sağlıklı cevap verebilmek için çocukların yaşlarını bilmek gerekir. Çocukların 72 aydan büyük olduğunu farz ediyorum. Anne ve babanın, çocukların karşısına birlikte çıkıp bu durumu onların hazır bulunurluk düzeyine uygun bir şekilde bahsetmelerini öneriyorum. Çocukların karşısına birlikte çıkmaları önemli. Evden gidecek olan tarafın, bu ayrılığın çocuklara olan sevgide bir eksilme meydana getirmeyeceği, fiziksel uzaklığın görüşmek için bir engel olmadığı çocukların anlayabileceği somutlukta örneklerle vurgulanmalıdır. Kesinlikle karşılarında ağlanmamalı ve taraflar birbirlerini suçlamamalıdır. Unutmayın eş olmak sıfatından ayrılsanız bile anne veya baba sıfatlarınız hayatlarınız boyunca devam eder. Lütfen bu sorumluluğunuzu ihmal etmeyin.

I M G 20240420 W A0003Anksiyete bozukluğu nedir?

ANKSİYETEYE KARŞISAVAŞ

Cihat Bey, anksiyete bir duygu durum bozukluğudur. Kişi gelecek ile ilgili olmayacak veya olasılığı güç olan şeyler için kaygı duyar ve bu his onun şu anki halini de etkiler. Sıkıntılı ve gergin ruh hali, dikkat ve hafıza sorunları, ölüm korkusu, kendine veya bulunduğu ortama yabancılaşma hissi, çarpıntı, mide ağrısı anksiyetenin belirtilerindendir. Eğer bu iç sıkıntısı halinde ve sürekli ise genellikle yaygın anksiyete diye adlandırılır. Şimdiler de moda bir söylem var carpe diem diye. Anda kalmak anlamını taşıyor ve bu gerçekten etkili bir yöntemdir. Şu anın tadını çıkarın. Geçmiş geçmişte kaldı. Geleceğin ise ne getireceği belli değil. Şu an ne yapmak istiyorsanız veya ne yapmanız gerekiyorsa onu yapın. Kendinizden beklentilerinizi bir miktar düşürün. Göreceksiniz ki her şey şimdikinden çok daha güzel olacak. Unutmayın sürekli geçmişi düşünmek depresyonu, geleceği düşünmek ise anksiyeteyi tetikler. Anda kalın ve mutlu kalın. Tüm okuyucularınıza kucak dolusu sevgi ve saygılarımı iletiyorum.

I M G 20240420 W A0001

Editör: Bizden Bil