Belli kalıplara sokulduğumuz bir devirde Serra Taşköprü kim değildir?
Serra Taşköprü sistem kölesi, kapitalist fanusa sistem tarafından kapatılmış sıradan bir kişilik değildir. Sosyal medyayı sistem dahilinde toplumu manipüle etmek için araç olarak kullanan bir kişidir, sosyal medya maymunu değil. Herkesin birbirine benzediği ve benzetildiğinin dışında kopyala-yapıştır mantığının var oluşunun ötesine geçip insanların zekalarıyla oynayan, kısmen dalga geçen ve tiye alan, süper aykırı boyutta toplumun değer yargılarını kırmak için mücadele veren bir kapkara mizah içerik üreticisi olarak karşınıza çıkmaktadır.
Serra Hanım, sosyal medya paylaşımlarınıza bakanlar sizin dinden uzak, akıldan men olduğunuzu söylüyor. Bu eleştiri ve yorumlar için ne dersiniz?
İNSANLARIN GİZLİ GERÇEK KİŞİLİĞİNİ GÜNYÜZÜNE ÇIKARIYORUM
Dinden uzağım, evet. Ancak Allah'a yakınım. Dinlere saygım var. Din de bir felsefedir. Felsefe sever bir felsefe öğrencisi olarak din felsefesine saygı duymamam olası değil. İnanmayanlara da inananlara da saygım var. Akıldan men gözükmem benim tekelimde. Çünkü amacım zaten o şekil görünmekti. Anlayan anlıyor ironi ve hicvi. Şaka değil ancak idol olarak gören bir genç kuşak var; laf edilen ve kötülenen. Bir şeye bakılması o şeyin görüldüğünü göstermez. Her postun altına açıklama yazmaya kalksam kitap olur. Akıldan men olsam sosyal medya dışında da bunu yansıtırım sokakta orada burada. Tam tersi fazla akıllı olduğum tespit edilmiştir uzmanlarca. IQ ve EQ yüksek olanlar bir nebze anlayabiliyor. Tek tek bakmak değil tümüne bakmak gerek. Ben bu akımın öncüsü olarak belki de dünyada ilk deneysel paylaşım yapıyorum.
Nonconformist yolunu uygulayıp kurallara uymayan paylaşımlar yaparak insanların genelinin içindeki öfkeyi, nefreti, sapıklığı ve kötülüğü ortaya çıkarmasını sağlamış da bulunuyorum. Yani insanlara bir yem veriyorum ve yemle isterse sapık, isterse zeki, isterse kötü, tehditkâr, tacizci veya isterse iyi olabiliyor. İnsanlar, gerçekliklerini paylaşımlarım sayesinde kusuyorlar. “Bir insanı tanımak istiyorsanız yorumlarına bakınız.” Benim paylaşımlarım kısmen yem atmak ve insan doğasının karanlığında yolculuğa çıkıp onların gerçekliğini kendime ve etrafa kanıtlamaktır.
Yakın zamanda babanızı kaybettiniz, başınız sağ olsun. Yasın evrelerini paylaşmanızı prim olarak görenler oldu. Bu konu hakkında ne düşünüyorsunuz?
Ben sistem karşıtı ve kendisini canlı olarak linç zihniyetine yem etmeyi hedefleyen bir kişilik olarak babamın vefatını ve öncesini paylaşmayı bir noktada kendimi gerçekliğimle tanıtmak için tercih ettim. Kapkara mizah ve manipülasyon dışında hayatıma dair kesitlerde paylaşmam gerektiği kanısına vardım. Gerçeklerden ilham alarak mizahi gönderilerimi oluşturdum. Beni tanıyanlar var ama genelde yanlış tanırlar. Kader döngüsü içerisinde maalesef ki benim payıma düşen kalabalık içindeki yalnızlık ve dışlanmadır. Hangi yaşta hangi durumda ve koşulda olursam olayım azınlık olmak benim kaderim oldu. Kibar oldum dışlandım, sessiz kaldım dışlandım, hak aradım dışlandım. Artık ben bu toplumu dışlıyorum ve yalnızlık ise tercihim.
Kendini ve ilişkilerini olduğu gibi paylaşan birisiniz. Topluma olumsuz örnek olduğunuzu düşündüğünüz, ben ne yapıyorum dediğiniz oldu mu?
İnsanların kapalı kapılar ardında yaptıklarını hatta her insanın istisnasız yaptıklarını kendimi araç ederek ortaya koyuyorum. “Ne yapıyorum ben!” dediğim uç noktada paylaşımlar da yaptım ancak genel olarak sadece içerik üretimi dahilinde yaptığım için hayat içerisinde tam tersi belki de bir görüntü verdiğimden ne yapıyorum ben demem söz konusu oldu ancak neyin neden, niçin, hangi amaçla olduğunu bilerek ve isteyerek yani kasten yaptığımdan içim ve kafam hep rahat oldu.
Kendimi ve ilişkilerimi de gayet şeffaf haliyle kara mizahı ve mizahı kullanarak ortaya koymak, gerçeklikle bunu sunmak benim aşka ve sevgiye olan inancım ve saygımdandı. Kimse kimseye olumsuz örnek olmaz. Hiç kimse mükemmel değildir, kusursuz değildir. Defoları severim. Her durumda kendine has yapar eşyayı da insanı da. Fabrika çıkışlı etiketli bir mal gibi yaşam sürmektense defolarımla özgün olmayı tercih ederim. Herkes beni sevecekse ve sayacaksa o zaman ben üretmiyorum ve katkı sağlamıyorum demektir. Nefret edenlerim mutlaka olmalı. Benim dengede olmam, sevenlerimle nefret edenlerimin ayrı kefede, aynı hizada olması gerekir. Hatamla, suçumla, günahımla, yanlışımla da karşınızdayım. En doğal halimle de karşınızdayım. İnsanların estetik ve mükemmellik diye delirdiği noktada ben çirkin gözükmeye, kusurlu olmaya çalışıyorum. Kimse kusursuz olamayacağından asla ve asla her anlamda olumlu örnek olamaz. İnsanın kusurlu doğası daimi olarak olumlu örnek olmasını sağlamaz. Kaş yaparken göz çıkartmak mümkün. O yüzden ben göz boyamaya değil göz etmeye çalışıyorum. Aşk insanı olarak sisteme inat, bazı yasalara inat yasaya aykırı ilişkimle yasa insanı değil hukuk insanı olduğumu ortaya koyuyorum. Bir imza ile kimsenin tapulu mal gibi sahiplik kazanmaması gerektiğini savunuyorum.
Ayrıca insan kopyalayıp yapıştırmaması gereken bir varlıktır. Aklı olan bir insan iyi ve kötü yanlarının olduğunu bilir ve kendisine uygun olan kısmı seçer. Kimse kimseye örnek olmak zorunda da değildir ki benim birçok açıdan olumlu örnek olduğum yanlarım var. Ancak insanlar genelde olumsuza meyletmeyi algıda seçicilikle tercih ettiklerinden bu da beni bağlamaz.
Düşünce ve hareketleriniz sonucunda manyak kadın damgası yediniz. Tanınan bir isim de olarak sokağa çıktığınızda bu durum size tacize kadar ilerleyen sorunlar getiriyor mu?
Manyak olduğum kesin. Yakın ilişkilerde özellikle pek manyağımdır da sosyal medyadaki manyaklık tamamen rol yapmak üzerinedir. Yani oyunculukla alakalıdır. Orası benim sahnem ben de olabildiğince korkutarak, rahatsız ederek, utandırarak bunu jestlerle, özellikle mimiklerle yapıyorum. Bana atılan iftiralar, uygulanan psikolojik şiddetler, birçok damgalamalar, tacizler, tehditler, hakaretler ve kullanılan argolar neticesinde bunlardan ilham alarak gerek hayat içerisinde gerek sosyal medyada kendilerine kendilerini aktarmayı da tercih ettim.
